28 Ocak 2011’de Kuzey Kürdistan’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 50’si katır olmak üzere, 17’si çocuk toplam 38 köylü Türk Hava Kuvvetleri tarafından F-16 savaş uçaklarıyla bombalandı ve sadece 4 kişi yaralı olarak kurtarıldı.
Kovan Amedî
28 Ocak 2011’de Kuzey Kürdistan’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 50’si katır olmak üzere, 17’si çocuk toplam 38 köylü Türk Hava Kuvvetleri tarafından F-16 savaş uçaklarıyla bombalandı ve sadece 4 kişi yaralı olarak kurtarıldı.
Kolberler(kaçakçılar), Kuzey ve Güney Kürdistan sınırında yer alan Roboski ve Bejuh köylerindendi. Halkı kaçakçilik yaparak geçimini sağlıyor. Bu konuda Türk askerlerine de bilgi verildi. Çoğu zaman askerler onlardan vergi topluyorlar. Bu nedenle bu tür durumlarda bölgede askeri operasyonların yapılacağı gerekçesiyle köylülere o gün kaçakçılık yapılmaması gerektiği bilgisi verildi.
Ancak 28.12.2011 tarihinde Roboski’yi kara bulutlar kapladı ve gökyüzü karanlıktı, Roboski vadisinde 38 sivil köylü bombalandı, Türk hava saldırılarında 38 kişi cana kıydı. O saldırıda 34 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi ise yaralı olarak hayatta kaldı.
AKP hükümeti Roboski’nin layının bir kaza olarak sundu. Güya köylüleri gerillalara benzetmiştir. Ancak dönemin bakanı Naim Şahin itiraf etti ve şöyle dedi: “Öldürülen köylüler gerillanın müttefikiydi, öldürülmeleri onların suçuydu.”
Bu soru üzerine TBMM’de Roboski’yi araştırmak üzere bir komisyon kuruldu. Ancak Roboski cinayetine ilişkin soruşturma raporu kamuoyuna açıklanmadı ve devlet sırrı olarak gizlendi ve üstü kapatıldı.
Öldürülenlerin sivil olduğu ve Türk askerlerinin de bundan haberdar olduğu biliniyor. Dönemin bakanı Naim Şahin olayı itiraf ederek şöyle diyordu: “Öldürülen köylüler gerillanın müttefikiydi, öldürülmeleri onların suçuydu.” Yani Türkiye’yi yönetenlerin gözüyle, Kürtler her şey olabilir ama Kürt olamazlar…
Dolayısıyla Roboski mağdurlarının tek bir “suçları” vardı; onlar Kürttü ve cinayet bilerek işlendi.
Türk devleti’nin hukuki sürecin kapatmasının ardında, Mayıs 2018’de 34 Roboski mağdurunun 281 yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu ancak onların başvuruları da AİHM tarafından reddedildi.
Avukatların yeni delillerle yeni bir hukuki süreç başlattığı ve başvuru dosyasının şu anda Anayasa Mahkemesi’nde olduğu belirtiliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin davayı yeniden baülatacağına inanmıyorum, muhtamelendawayı dondurup zaman aşamasına uğratır.
Bana göre Kürtler, siyasi ve sivil örgütlenmeleri ile diasporadaki Kürtler de dahil, Roboski katliamı sürecini gerektirdiği ğibi değerlendiremediler.
Türk devleti Roboski katliamını ne kadar saklasa da Roboski Kürtlerin kalbinde derin bir yaradır…
Bu yara asla kapatılamaz. Roboski’nin failleri er ya da geç ortaya çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır. Türk Devleti Kürtlerden ve Roboski mağdurları’nın ailelerinden özür dilemelidir.